Usta kalem Burroughsun kendi alisilmisinin disina cikarak yazdigi The Mucker Serseri, onun yalnizca bilimkurgu degil ayni zamanda basarili bir klasik roman yazari oldugunu da gözler önüne seren nitelikte, güclü bir eser.
ikagonun gettolarinda dogup hayati erken yasta pis sokaklarda ögrenen serseri Billynin Amerikadan Yokaya, oradan Meksikaya uzanan yolculugunun aksiyon dolu hikayesi... Hic süphesiz ki Billy ilk baslarda kimsenin sempatisini uyandirabilecek, iyi kalpli bir serseri falan degil. Aksine o serseri olmaktan gurur duyan ve etik degerlere hic mi hic sahip olmayan azili bir suclu. Peki böyle bir sucluyu ne degistirebilir
Iste bunun cevabi, Ingiliz ustanin ve hepimizin bildigi, edebiyatin olmazsa olmaz iki temasinda yatiyor Yolculuk ve sevgi. Billynin tüm degisimi zorunlu olarak ciktigi o yolculukta basliyor ve aslinda ciktigi yolculukta yasadigi seyler ve tanistigi insanlar sonunda kendini bulmasina yol aciyor. Kendini ve ugruna kendini degistirmek istedigi, sevdigi kadini bulmasina.
Serserinin nefret ettigi medeniyetin tatli ve huzurlu besiginden gelen Barbara ile, korkak diyerek tiksintiyle baktigi adamin arasinda gelisen beklenmedik duygular bize sevginin sahiden de her seyi iyilestirebildigini gösteriyor, Bati Yakasinin en sert adamini bile.
Fihrist olarak Edgar Rice Burroughsun bir eserini daha Türkceye katmis olmanin mutluluguyla, serserinin yolculugunu keyifle okumanizi diliyoruz.