Calisma yasaminda karsimiza cikan mobbing kavrami, henüz yeni bir kavram olsa da tüm dünyada ve ülkemizde yikici etkisi cokca tartisilan ve önemli arastirmalara konu olan bir kavramdir. Dolayisiyla ciddi arastirmalara ve cözüm önerilerine ihtiyac duyulan bir mahiyet tasimaktadir. Ülkemizde mobbingin yikici etkilerinin ortadan kaldirilmasi amaciyla Anayasal, yasal ve idari düzeyde cok sayida gelisme yasanmaktadir. Bu kapsamda 2010 yilindaki Anayasa degisikligi ile ic hukukumuza getirilen ve 2012 yilindan beri uygulama alani bulan Anayasa Mahkemesine bireysel basvuru yolu, bu adimlar arasinda önemli bir kilometre tasi konumundadir. Ayni zamanda mobbing ile mücadele de dolayli koruma saglayan mevzuatin yani sira 2016 yilinda 6701 sayili Kanun ile Türkiye Insan Haklari ve Esitlik Kurumunun kurulmasi, bir ayrimcilik türü olarak düzenlenen is yerinde yildirma kavraminin tanimlanmasi ve mobbing kapsaminda Kuruma yapilan bireysel basvurulari inceleme, arastirma, karara baglama ve sonuclarini takip etme imkani ile bu konuda resen inceleme yapabilme görevinin taninmasi da mobbing ile mücadele acisindan ortaya konulan iradeyi gözler önüne sermektedir. Söz konusu düzenleme mobbing konusunda dogrudan bir koruma saglamasi ve Türkiye Insan Haklari ve Esitlik Kurumunun ayrimcilik yasagi ihlalini tespit etmesi halinde idari yaptirim uygulama yetkisi de mobbing ile mücadele acisindan ortaya konan güclü iradeyi güclendirmektedir.Bu bakis acisiyla, Anayasa Mahkemesi ile Türkiye Insan Haklari ve Esitlik Kurumu Kararlarinda Mobbing adli yayin, mobbing ile etkin mücadele edilebilmesi icin getirilen iki farkli mekanizmanin uyusmazliklara nasil yaklastigini ortaya koyma amaci tasimaktadir.
