Ögle namazindan cikan cemaat, cenaze namazini kilmak icin caminin bati tarafinda bulunan uzunca ve genis avluda saf tutuyordu. Bu saatlerde ufacik bir esinti bile olmaz, günes tüm siddetiyle dokundugunu kavururdu. Üstlerinde avlunun bu tarafini kaplayan asmanin yapraklari gölgelik verse de sicagin harareti asma dalina konan sercenin büyükce bir koruk salkiminin tanelerini gagalamasina engel olmuyordu. Oysa avludakiler terden perisan olmuslardi. Camideki imamin tesbihati bitirmesi bekleniyordu. Cemaat kalabalik olsa da aralarindaki yabanci birkac kisi hemen fark ediliyordu. Mendili ile yüzünü, boynunu ve ensesinde biriken ter damlaciklarini silerken yanindakilerin duyacagi bir sesle Allah vere de hoca duayi uzatmasa. diye hayiflanan takim elbiseli yabanciya tam arkasindan, ensesine inen saplagin sesine tüm kalabalik yüzünü cevirmis merakli gözlerle bakiyorlardi.