Bir kadin kac parcaya bölünür Kac farkli imajda var olur
Hayat onu ne kadar kendinden uzaga savurabilir
Bir avukat, mahkeme salonunda savunmasina hazirlaniyor. Cübbesini giyiyor, yakasini düzeltiyor. Sesini kontrol ediyor, icinden savunmasini tekrarliyor. O, hakimin ve jürinin karsisinda sesi bile titremeyen kadinlardan. Son derece basarili, öz güvenli, korkusuz.
Bir kadin, hastane yataginda yatiyor. Vücudunda coklu kiriklar, darp izleri, kafa derisinde kesikler. Kocasi sehpanin üzerine düstügünü iddia ediyor. O ise olanlara hala inanamiyor. Utaniyor, kabullenemiyor, korkuyor.
Aile ici siddet sarmalina yakalanmis, inkar, korku ve sikinti arasinda gidip gelen kadin; kocasinin üzerinde kurdugu baski ve siddetten kurtulmaya calisacak. Ona yardim edecek olan, polisin dinlemedigi zamanlarda onu dinleyen bir yabanci veya is dolayisiyla tanistigi bir adam olabilir mi Ya da aslinda cok yakindan tanidigi basarili bir avukat
Bu roman istismarcilarin, kurbanlarini iyi ve güzel olan her seyden kopararak onlari asagilamayi; ise yaramaz, cirkin olduklarina ve kendileri olmadan hicbir seyin üstesinden gelemeyeceklerine inandirmayi nasil sinsice ve ustalikla basardiklarini gösteriyor. Yazar, özellikle her kadinin bu tür psikolojik ve fiziksel siddet karsisinda farkindaliga sahip olmasi icin gercegi tüm boyutlariyla ortaya seriyor. Ve kadinlara, tüm olan o yanlis anlasilmalar adina, Asla yalniz degilsiniz, diyor.