1877-1878 Osmanli-Rus Savasi, Balkan Savasi 1909-1911 ve 1. Dünya Savasi 1914-1918 sirasinda, Makedonya, Kafkasya ve Yunanistan göcleri ile eski imparatorluk topraklarindan Anadoluya milyonlarca göcmen muhacir geldi. Bu göcler iyi bilindigi halde, 1. Dünya Savasinda dogudaki Osmanli-Rus Cephesinden kacan muhacirler üzerine yazili kaynak ve eser cok azdir. Osmanli-Rus Savasi sirasinda, isgale ugrayan Dogu Anadolu topraklarindan, agir kis kosullarinda yayan yapildak Anadolunun orta ve güney illerine göc eden muhacirlerin sayisi bir milyona yakindi. Bunlarin bir bölümü yolda ölmüs, bir bölümü savas sonrasi geriye dönebilmis, kücük bir bölümü ise gittikleri yerde yerlesip kalmisti. Bu kitapta; Dogu Anadolu illerinden, Güneydogu Anadoluya göc eden bir grup muhacir anlatilmaktadir. Bu insanlarin tanik oldugu Ermeni Tehciri, Rus isgali ve agir kis kosullarinda aylarca süren göc ve bu sirada görülen ölüm, yokluk, aclik ve hastalik gibi felaketler sergilenmektedir. Bir yerlerde ayni kaderi paylasan ve yollari kesisen insanlarin yeniden hayata tutunma savasinin öyküsü verilmektedir. Bu felaket, o dönemde yasayan kusagi inanilmaz derecede etkilemis, sonraki hayatlarinda onulmaz izler birakmistir. Hayati, sava, ölüm, üzüntü, yokluk ve sonsuz özveri icinde gecen bu kusagin degeri yeteri kadar bilinmeden, yasadiklarini yeni kusaklara yeteri kadar iletmeden ve yazamadan kaybolup gitmesi cok hazindir. Bu romanda adi gecen bütün kisiler ve olaylar gercektir. Kitap, konu ile ilgili anilar ve belgelere dayanilarak yazilmistir. Kitapta o dönemde yasayan olaylar, önyargisiz, etnik ve dinsel yorumlara yer verilmeden oldugu sekilde, o insanlarin gözünden yansitilmistir. Bu kitabin amaci, yüzyil önce ülkemiz tarihini etkileyen bir savasi en agir sekilde yasamis bir kusagin öyküsünü kayda gecirmektir.