Ezel hikmet kendisini sürekli kutsal kitaplar, doga ve insanin icsel tecrübesi yoluyla tezahür ettirir, ancak farkli dillere,
renklere, kültürel kaliplara, bilissel semalara, dinsel formülasyonlara bürünerek. Dolayisiyla o, tüm farkliliklarin
gerisinde duran birliktir. Ne var ki modern tecrübe dogada ve insanlarin dünyasinda güvenilir, dogru ve gercek sayisiz
kesfin ve insanin araci olan akli ve bilimi istisnasiz en güvenilir rehber ve nihai ve tek hüküm sahibi kilarak ve böylelikle
görünenin gerisindeki asil gercekligi yok sayarak hem gerceklik vizyonumuzu daraltmis ve felce ugratmis hem de
insanin varolussal anlamini ve bütünlügünü sacmaliga, yabancilasmaya ve parcalanmisliga kurban etmistir. Bir
bakima, rasyonellik, akilsallik ve bilimsellik kaygisi ve emperyalizmi, insanin ezel ve asli hikmetle olan bagini inkar
yoluyla koparmis ve Martin Buberin tasviriyle, Tanriyla insan arasina girerek Tanri tutulmasina sebebiyet vermis,
insanlari köksüzlüge ve karanliga mahkum etmistir.
Bu kitap, TanrininEn Yüksek Zekanin suretinde yaratilan ama modernlestikce asli suretine yabancilasan ve köklerini
unutan insani, manevi tahayyül, kutsal duygu, kalp, manevi akil gibi daha yüksek yetiler araciligiyla maddi ve manevi
dünya arasindaki sinir bölge olan berzaharuhun sinir bölgelerine seyahate, yeniden asli suretini hatirlamaya ve
köklerinde unutulmus ve üzeri küllenmis olan ilahi közü tekrar kor aleve döndürmeye davet etmektedir. Eser,
köksüzlesen ve yurtsuzlasan akli yeniden kendi kaynagiyla, yani Evrensel Akilla bulusturarak varolus gizemine isik
tutmaya niyetli.