Kemal Tahir, ölümünden sonra yayimlanan romani Karilar Kogusunda Malatya Cezaevi deneyimlerini, Ikinci Dünya Savasi yillarinin Türkiyesini anlatmak icin kullanir. Türkiye, Ikinci Dünya Savasina katilacak mi Katilacaksa Almanlarin yaninda mi müttefiklerin yaninda mi yer alacak Savasin belirsizligi, insanlari daha büyük bir sefalete sürüklerken Murat, mahkumlarin seslendikleri bicimiyle Istanbullu, hapis hayatinin zorluklari icinde, giderek bayagilasan, bayagilastikca her seyi yapabilen insanlarin yasamina tanik olur. Bu taniklik, kötü yola düsmüs kadinlarin, cezaevine gelmesiyle yeni bir bicim kazanir. Ahlak ve namus kavramlari, para ve güc karsisinda elden ele gezer bir haldeyken tutuklu olmakla özgür olmak arasindaki fark nedir diye sorar kendi kendine Murat. Idama mahkum edilen Hanim, Malatya Genelevinden gelen Tözey, Gardiyan Sefika ve kücük mahkum Adus... Her birinin birbirinden farkli hikayesi, Muratin sorgulamalariyla birlikte, okura, Anadolu kadininin hapisanede de bitmeyen cilesini anlatiyor.
