Idealleriniz icin kendinizi bile öldürebilir misiniz
Dalga gecme, ben eski Yunandan bahsediyorum, zeytin agacini Kral Zeusa o armagan etmis ve o gün bugün dünyanin en kutsal meyvesi zeytin olmus. Kuranda, Incilde ve Tevratta adi gecer...
Senin dine inandigini düsünmezdim...
Dinden degil, zeytinden bahsediyoruz, barisin, bilgeligin temsilcisi zeytinden, bana göre bir cicekten daha degerli, bu yüzden de sana zeytin agacindan bir parca getirdim.
Cicegi yine de tercih ederdim...dedim. Sonra bir sessizlik oldu, önce denize dogru sonra ayni zamanda dönüp birbirimize baktik, beni sasirtan kelimesini söyledi, duraksamadan Ben de seni seviyorum dedim.
Genc bir delikanli dava ugruna hayatini hatta baskalarinin hayatini hallac pamuguna cevirecegini bilmiyordu cocukken, Kurtulusun arka sokaklarindan keyifli bir hayat yasarken. Etrafindaki insanlarin irk ayrimini yapmadan, topun pesinden kosuyordu günlerin grilesmedigi zamanlarda.
Delikanli olmaya basladigi günlerden bir gün Sag-Sol diye bir ayrim kulagina calindi. Erkek olmanin raconuyla bir tarafa gecti. Diger tarafta kalanlarla yari-düsman bir hayata basladi. Okuma idealleri ya da cocukluk askinin pesini birakip dava icin kosusturdu. Elini kana buladiginda baskalarinin hayatini da tepetaklak etmisti. Ve o günden sonra bambaska bir insan olma yolunda zor bir yolculuga cikti. Bir gün bambaska biri oldugunu ögrendiginde aynalara bile bakamadan yasamaya basladi. Hayatinda baska ne sürprizler vardi.
Fikret Yildirici, yarasi kapanmayan davalari eselerken cesur bir üslup kullaniyor. Taraflara farkli gözle bakmamizi saglarken hayatin nasil karmasik bir zincir oldugunu hatirlatiyor bize. Ermeni-Türk, Türk-Kürt, Sag-Sol kavramlarinin insanin özünü nasil degistirdigini hissettiriyor.
Kurtulus, Büyükada ve Ayvalik ücgeninde gecen romanda nefessiz kalacaginiz zamanlar da olacak ama bir cesaret romana baslayin ve biraz sarsilin uzun söylevler cekmeden önce hayata dair.
